TAŞINMAZLARDA YENİDEN DEĞERLEME

1- KAPSAM

 

25.05.2018 tarihinde yayımlanan 7144 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Vergi Usul Kanunu’na eklenen geçici 31. madde uyarınca taşınmazlarda yeniden değerleme olanağı getirilmiştir. Yeniden Değerleme, Kanun’daki şartlar kapsamında isteğe bağlı olarak yapılabilecektir.

Taşınmazlar (arazi, tapu siciline kaydedilen haklar, kat mülkiyeti, kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler) dışındaki kıymetler yeniden değerlemeye tabi tutulmayacaktır. Sat-kirala-geri al işlemine veya kira sertifikası ihracına konu taşınmazlar da kapsam dışında tutulmuştur.

Taşınmazların yeniden değerlemesi uygulaması tam mükellefiyete tabi ve bilanço esasına göre defter tutan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerini kapsamaktadır.

Kapsam dışı olanlar:

  • Finans ve bankacılık sektöründe faaliyet gösterenler,
  • Sigorta ve reasürans şirketleri,
  • Emeklilik şirketleri,
  • Emeklilik yatırım fonları,
  • Münhasıran sürekli olarak işlenmiş altın, gümüş alım-satımı ve imali ile iştigal eden mükellefler,
  • Kendilerine kayıtlarını Türk para birimi dışında başka bir para birimiyle tutmalarına izin verilenler.

Değerlemeye konu olan taşınmazlar kanunun yürürlüğe girdiği tarih olan 25.05.2018 tarihi itibariyle firmaların aktiflerinde kayıtlı olan taşınmazlar olacaktır. Yani 25.05.2018’den sonra aktife giren taşınmazlar değerlemeye konu edilmeyecektir.

Yeniden değerleme işlemlerinin mükellefler tarafından en geç 30.09.2018’e kadar yapılması şarttır.

2- YENİDEN DEĞERLEME ESASLARI:

a) Yeniden değerlemeye esas olacak taşınmazın ve amortismanının değeri olarak; bu taşınmazın 25.05.2018 tarihindeki yasal defter kayıtlarında yer alan tutarı olacaktır. Bu tutar VUK’ta yer alan değerleme hükümlerine göre tespit edilmiş olan değerdir.

b) Taşınmaz için herhangi bir yıl amortisman ayrılmamışsa, bu amortismanlar tam olarak ayrılmış varsayılarak yeniden değerleme yapılacaktır. Boş arsa ve araziler için amortisman ayrılmayacağı için, bunların amortismanıyla ilgili herhangi bir işlem yapılmayacaktır.

c) Yeniden değerleme, taşınmazların yukarıda belirtilen aktif değeri ve amortismanlarının yeniden değerleme oranı ile çarpılması suretiyle hesaplanır.

d) Yeniden değerleme oranı şu şekilde bulunur:

(Hesap dönemi takvim yılı olanlar için)

  • Taşınmaz, enflasyon düzeltmesine tabi tutulan 31.12.2014 tarihli bilançoda yer alıyorsa, bu taşınmaz ve amortismanı için Nisan/2018 Yİ-ÜFE değerinin, Ocak/2015 Yİ-ÜFE değerine bölünmesi ile bulunan oran dikkate alınır.
  • 12.2014 tarihinden sonra iktisap edilen taşınmazlar ve bunların amortismanı için; Nisan/2018 Yİ-ÜFE değerinin, taşınmazın alındığı aydan bir sonraki aya ilişkin Yİ-ÜFE değerine bölünmesi ile bulunacak oran esas alınacaktır.

 

Yİ-ÜFE endeksleri TÜİK web sitesinde yer almaktadır.

 

e) Yeniden değerleme artışı, taşınmazların yeniden değerleme öncesi net bilanço aktif değeri ile yeniden değerleme sonrası net bilanço aktif değeri arasındaki farktır. Net bilanço aktif değeri; aktif değer ile birikmiş amortisman arasındaki farktır.

Yeniden değerleme sonucu meydana gelen değer atışları her bir taşınmaz bazında özel fonlar hesabında gösterilecektir. Fon hesabı olarak “522-Maddi Duran Varlık Yeniden Değerleme Artışları” hesabı kullanılabilir.

f) Taşınmazların yeniden derlenmiş tutarları üzerinden amortisman ayrılmaya devam edilir.

g) 522-Fon hesabında yer alan yeniden değerleme artılı tutarı üzerinden %5 vergi, yeniden değerleme işleminin yapıldığı ayı izleyen ayın 25’ine kadar beyan edilir ve aynı süre içinde ödenir. Örneğin; değerleme işleminin 30.09.2018 tarihinde yapılması durumunda vergi beyan ve ödemesinin en geç 25 Ekim 2018 tarihine kadar yapılması gerekir. Beyanın ya da ödemenin süresinde yapılmaması durumunda kanun hükmünden yararlanılamayacaktır. Ödenen vergiler kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacaktır.

h)Özel fon hesabında tutulan yeniden değerleme artışlarının işletmeden çekilmesi, başka bir hesaba nakledilmesi durumunda bu işlemlerin yapıldığı dönemde gelir veya kurumlar vergisine tabi tutulur. Özel fonların sermayeye ilave edilmesinde bir sakınca bulunmamaktadır.

ı) Yeniden değerlemeye tabi tutulan taşınmazların satılması durumunda taşınmaz kazancının hesabında özel fonlar dikkate alınmaz. Yani bu fonlar satış kazancına eklenmeyecektir. Fonlar pasifte yer almaya devam edecektir.

j) Önümüzdeki dönemlerde enflasyon düzeltmesi uygulaması şartlarının oluşması durumunda, özel fonlara alınan değer artışları özkaynaklardan düşmek suretiyle enflasyon düzeltmesi yapılır.

3- ÖRNEKLER

Örnek – 1: X A.Ş.’nin 2002 yılında satın almış olduğu binanın (bina 1.000.000,00 TL’ye alınmış olup 2004 yılında enflasyon düzeltmesine tabi tutulmuştur) her yıl amortisman ayrılmış olup 31.03.2018 itibariyle aktif değeri 1.060.000,00 TL birikmiş amortismanı 330.000,00 TL’dir.

(Bu taşınmaz enflasyon düzeltmesine tabi tutulan 31.12.2014 tarihli bilançoda yer aldığından Ocak/2005 Yİ-ÜFE değeri dikkate alınacaktır.)

A – Nisan/2018 Yİ-ÜFE : 341,88

B – Ocak/2005 Yİ-ÜFE : 114,83

C – Yeniden Değerleme Oranı (C=A/B) : 2,977271

D – Değerleme Öncesi Net Aktif Değer : 730.000,00 TL (1.060.000,00 – 330.000,00)

E – Yeniden Değerleme Sonrası Taşınmaz Değeri : 3.155.907,26 TL (1.060.000,00 x 2,977271)

F – Yeniden Değerleme Sonrası Birikmiş Amortisman : 982.499,43 (330.000,00 x 2,977271)

G – Yeniden Değerleme Sonrası Net Aktif Değer (E-F) : 2.173.407,83

H – Yeniden Değerleme Artış Tutarı (G-D) : 1.443.407,83

İ – Ödenmesi Gereken Vergi (H x %5) :  72.170,39

Muhasebe Kayıtları

————————————————-     /     ————————————————–

252 – Binalar                       2.095.907,26

(3.155.907,26 – 1.060.000,00)

 

257 – Birikmiş Amortismanlar                        652.499,43

(982.499,43 – 330.000,00)

522 – Maddi Duran Varlık Yeniden

Değerleme Artışları                            1.443.407,83

 

————————————————-     /     ————————————————–

689 – Diğer Olağandışı Gider ve Zararlar (K.K.E.G.)                               72.170,39

 

 

 

360 – Ödenecek Vergi ve Fonlar                                    72.170,39

 

————————————————-     /     ————————————————–

2018 yılında binanın yeniden değerlenmiş tutarı üzerinden amortisman ayrılmaya devam edilecektir.

Bu binanın Aralık/2018’de 3.000.000,00 TL’ye satıldığını ve %50 taşınmaz istisnasına tabi olduğunu varsayarak;

A – Değerlemeden Önceki Vergi Durumu:

 

Satış Fiyatı – Net Aktif Değeri

3.000.000,00 – 730.000,00 = 2.270.000,00 Kazanç

 

%50 Kazanç Vergiye Tabi               : 1.135.000,00  (2.270.000,00 x 0,50)

 

Kurumlar Vergisi                               : 249.700,00 (1.135.000,00 x %22)

B – Değerleme Sonrası Vergi Durumu:

 

Satış Fiyatı – Net Aktif Değeri

3.000.000,00 – 2.173.407,83 = 826.592,17 Kazanç

 

%50 Kazanç Vergiye Tabi                                               : 413.296,09  (826.592,17 x 0,50)

 

Kurumlar Vergisi                                                              : 90.925,14 (413.296,09 x %22)

 

Yeniden Değerleme Sonucu Ek Vergi Yükü                               :  72.170,39

 

Toplam Vergi Yükü (90.925,14 + 72.170,39)             : 163.095,53

 

Vergi Kazancı                                                                    : 249.700,00 – 163.095,53 = 86.604,47

 

Yani firma yeniden değerleme yapmak suretiyle taşınmaz satış kazancı için ödeyeceği verginin %35’i kadar daha az vergi ödemiştir.

%50 Taşınmaz Kazanç İstisnası Olmasaydı:

A – Değerlemeden Önceki Vergi Durumu:

 

Satış Fiyatı – Net Aktif Değeri

3.000.000,00 – 730.000,00 = 2.270.000,00 Kazanç

Kurumlar Vergisi                               : 499.400,00 (2.270.000,00 x %22)

B – Değerleme Sonrası Vergi Durumu:

 

Satış Fiyatı – Net Aktif Değer

3.000.000,00 – 2.173.407,83 = 826.592,17 Kazanç

Kurumlar Vergisi                                                               : 181.850,28 (826.592,17 x %22)

 

Yeniden Değerleme Sonucu Ek Vergi Yükü               : 72.170,39

 

Toplam Vergi Yükü (181.850,28 + 72.170,39)           : 254.020,67

 

Vergi Kazancı                                                                    : 499.400,00 – 254.020,67 = 245.379,33

 

%50 istisnaya tabi olmayan taşınmazın satılması durumunda yeniden değerleme sonu ödenecek vergide yaklaşık %50 azalma olmuştur.

 

Örnek – 2: Y A.Ş. 2013 Şubat ayında 1.000.000,00 TL’ye aldığı bina için 2013, 2014, 2016 ve 2017 yıllarında %2 amortisman ayırmış, ancak 2015 yılında amortisman ayırmamıştır. Firma amortismanlarını yıllık olarak ayırmaktadır.  31.12.2017 tarihi itibariyle toplan amortisman tutarı 80.000,00 TL’dir.

 

Bu durumda birikmiş amortismanın yeniden değerlemesinde 80.000,00 TL üzerinden değil de 2015 yılında amortisman ayrıldığı varsayılarak 100.000,00 TL üzerinden hareket edilecektir.

A – Nisan/2018 Yİ-ÜFE : 341,88

B – Mart/2013 Yİ-ÜFE : 208,33

C – Yeniden Değerleme Oranı : 1,641050

D – Taşınmazın Değerleme Öncesi Net Aktif Değeri : 900.000,00 (1.000.000,00 – 100.000,00)

E – Yeniden Değerleme Sonrası Taşınmaz Değeri : 1.641.050,00 (1.000.000,00 x 1,641050)

F – Yeniden Değerleme Sonrası Birikmiş Amortisman : 164.105,00 (100.000,00 x 1,641050)

G – Yeniden Değerleme Sonrası Net Aktif Değer (E-F) : 1.476.945,00

H – Yeniden Değerleme Artış Tutarı (G-D) : 576.945,00

İ – Ödenmesi Gereken Vergi (H x %5) : 28.847,25

 

Muhasebe Kayıtları

————————————————-     /     ————————————————–

252 – Binalar                       641.050,00

(1.641.050,00 – 1.000.000,00)

 

257 – Birikmiş Amortismanlar                        64.105,00

(164.105,00 – 100.000,00)

522 – Maddi Duran Varlık Yeniden

Değerleme Artışları                            576.945,00

 

————————————————-     /     ————————————————–

689 – Diğer Olağandışı Gider ve Zararlar (K.K.E.G.)                               28.847,25

 

360 – Ödenecek Vergi ve Fonlar                                    28.847,25

————————————————-     /     ————————————————–

2018 yılında binanın yeniden değerlenmiş tutarı üzerinden amortisman ayrılmaya devam edilecektir.

 

Bu binanın Aralık 2018’de 1.500.000,00 TL’ye satıldığını ve %50 taşınmaz istisnasının olduğunu varsayarsak;

A – Değerlemeden Önceki Vergi Durumu:

Satış Fiyatı – Net Aktif Değeri

1.500.000,00 – 920.000,00 = 580.000,00 Kazanç

 

%50 Kazanç Vergiye Tabi                               : 290.000,00 (580.000,00 x 0,50)

 

Kurumlar Vergisi                                               : 63.800,00 (290.000,00 x %22)

B – Değerleme Sonrası Vergi Durumu:

 

Satış Fiyatı – Net Aktif Değer

1.500.000,00 – 1.496.945,00 = 3.055,00 Kazanç

 

%50 Kazanç Vergiye Tabi                               : 1.527,50 (3.055,00  x 0,50)

 

Kurumlar Vergisi                                               : 336,05 (1.527,50x %22)

 

Yeniden Değerleme Sonucu Ek Vergi Yükü               :28.847,25

 

Toplam Vergi Yükü (336,05 + 28.847,25)  : 29.183,30

 

Vergi Kazancı                                                    : 63.800,00 – 29.183,30 = 34.616,70

 

Yani firma yeniden değerleme yapmak suretiyle taşınmaz satış kazancı için ödeyeceği vergi üzerinden %54 daha az vergi ödemiştir.

 

%50 Taşınmaz Kazanç İstisnası Olmasaydı:

 

A – Değerlemeden Önceki Vergi Durumu:

 

Satış Fiyatı – Net Aktif Değeri

1.500.000,00 – 920.000,00 = 580.000,00 Kazanç

Kurumlar Vergisi 580.000,00 x %22 = 127.600,00

 

B- Değerleme Sonrası Vergi Durumu:

 

Satış Fiyatı – Net Aktif Değer

1.500.000,00 – 1.496.945,00 = 3.055,00 Kazanç

Kurumlar Vergisi                                                               : 672,10 (3.055,00 x %22)

 

Yeniden Değerleme Sonucu Ek Vergi Yükü               : 28.847,25

 

Toplam Vergi Yükü (672,10 + 28.847,25)                 : 29.519,35

 

Vergi Kazancı                                                                    : 127.600,00 – 29.519,35 = 98.080,65

 

%50 istisnaya tabi olmayan taşınmazın satılması durumunda yeniden değerleme sonucu ödenecek vergide %77 azalma olmuştur.

 

4- SONUÇ

Taşınmazlarda yeniden değerlemenin etkilerini özetleyecek olursak;

– Örneklerde de görüleceği üzere taşınmazlarını elden çıkarmayı düşünen firmalar açısından taşınmaz maliyetlerinin revize edilmesi suretiyle ödenen kurumlar / gelir vergisi bakımından avantaj sağlamaktadır.

–  Bunun yanında maliyetlerin yükseltilmesi suretiyle kısmi olsa da amortisman giderlerinde artış sağlanabilecektir.

–  Son olarakta bilanço aktiflerinin düzeltilmesi, özkaynakların yükselmesi gibi finansal tabloların görünümünü olumlu yönde etkileyen yanları bulunmaktadır.

 

Mesut ZURNACI

Yeminli Mali Müşavir

Konut Teslimlerinde KDV Oranındaki Son Durum

05.05.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2018/11674 nolu BKK (Bakanlar Kurulu Kararı) ile konut teslimlerindeki KDV (Katma Değer Vergisi) oranlarındaki son durum aşağıdaki gibi şekillenmiştir.

  1. İşyeri Teslimleri

İndirimli orandaki KDV’li teslimler konutlara mahsus olup işyeri teslimlerindeki KDV oranı %18 olarak devam etmektedir.

  1. Yapı Ruhsatı 01.01.2013 Tarihinden Önce Olan 150 m2 Altındaki Konutlar

Yapı ruhsatı 01.01.2013 tarihinden önce alınan 150 m2’den küçük konutların teslimindeki KDV oranı %1 olarak devam edecektir.

  1. 150 m2’den Büyük Olduğu için %18 KDV’ye Tabi Olan veya 150 m2’den Küçük Olduğu Halde Bazı Şartları Taşıdığından (aşağıda 4. Maddede yazılı şartlar) %18 KDV’ye Tabi Olan Konutlar

150 m’den büyük olduğu için %18 KDV’ye tabi olan veya 150 m2’den küçük olduğu halde bazı özellikleri taşıdığından (aşağıda 4. Maddede yazılı şartları taşıyan) %18 KDV’ye tabi olan konutlar için 05.05.2018 tarih ve 2018/11674 nolu BKK ile bunların teslimleri  31.10.2018 tarihine kadar %8 oranına düşürülmüştür.

  1. 150 m2’den Küçük Olan Konutlar
  1. m2’den küçük olan konut;
  2. Büyükşehirde ise,
  3. Lüks veya birinci sınıf inşaat olarak yapılmışsa,
  4. Rezerv-riskli olarak belirlenen yerler ile riskli yapıların bulunduğu yerlerin dışında ise

Yapı ruhsatının alındığı tarihte,

  1. Yapı ruhsatı 01.01.2013-31.12.2016 tarihleri arasında olanlar için;

Emlak arsa m2 vergi değeri;

  • 500 TL. – 1.000 TL. ( bin TL. hariç) arasında ise KDV oranı %8,
  • 1.000 TL. üzerinde ise KDV oranı %18’dir. (2018/11674 nolu BKK Kararı ile bu %18 KDV oranı 31.10.2018 tarihine kadar %8 olarak uygulanacaktır.)
  1. Yapı ruhsatı 01.01.2017 tarihinden (bu tarih dahil) sonra olanlar için;

Emlak arsa m2 vergi değeri;

  • 1.000 TL. – 2.000 TL. (İkibin TL.dahil) arasında ise KDV oranı %8,
  • 2.000 TL. üzerinde ise KDV oranı %18’dir. (2018/11674 nolu BKK Kararı ile bu %18 KDV oranı 31.10.2018 tarihine kadar %8 olarak uygulanacaktır.)

150 m2’den küçük olup yukarıda sayılan şartların hepsini tam olarak sağlayamayan konut teslimlerinde KDV oranı %1 olacaktır. Yani 150 m2’den küçük olup büyükşehirlerde olmayan ya da inşaat kalitesi lüks veya birinci sınıf olmayan konutlarda KDV oranı %1 olacaktır.

  1. Kentsel Dönüşümde KDV Oranı

6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında rezerv yapı alanı ve riskli alan olarak belirlenen yerler ile riskli yapıların bulunduğu yerlerdeki 150 m2 altındaki konutların tesliminde KDV oranı %1 olarak uygulanacaktır.

Kentsel Dönüşüm Kanunu kapmasındaki 150 m2’den büyük konutların teslimindeki KDV oranı %18 olmakla birlikte, 2018/11674 nolu BKK Kararı ile bu teslimlerdeki KDV oranı 31.10.2018 tarihine kadar %8 olarak uygulanacaktır.

Mesut ZURNACI

Yeminli Mali Müşavir

mesut.zurnaci@mzdenetim.com

VERGİ KESİNTİSİNİN UYGULANMA ZAMANI

VERGİ KESİNTİSİNİN UYGULANMA ZAMANI

Bugünkü yazımızın konusu, Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nda yer alan “Vergi Kesintisi” uygulamasında vergi kesintisinin yapılma zamanının belirlenmesi ile ilgilidir.

Vergi kesenlerin sorumluluğu, genel anlamda Vergi Usul Kanunu’nun 11. maddesinde düzenlenmiş olup, madde hükmüne göre, yaptıkları veya yapacakları ödemelerden vergi kesmeye mecbur olanlar, verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten sorumlu bulunmaktadırlar. Vergi kesmek zorunda olanları, vergi kanunlarımız içeresinde; Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu ve Damga Vergisi Kanunu’nda görebilmekteyiz.

Bilindiği üzere Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. Maddesine göre; ticaret şirketleri, gelir vergisi mükellefleri, kamu idare ve müesseseleri, dernekler, vakıflar ……. vb. kurum ya da müesseseler madde hükmünde belirlenmiş ücret, serbest meslek, kiralama, kar payı …… vb. ödemeleri üzerinden belli oranlarda, istihkak sahiplerinin gelir vergisine mahsuben vergi kesintisi yapmaya mecburdurlar.

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 15. Maddesine göre; ticaret şirketleri, gelir vergisi mükellefleri, kamu idare ve müesseseleri, dernekler, vakıflar ……. vb. kurum ya da müesseseler madde hükmünde belirlenmiş birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan kurumlara yapılan hakedişler, mevduat faizleri, vergiden muaf olan kurumlara dağıtılan kar payları …… vb. ödemeleri üzerinden belli oranlarda,  istihkak sahiplerinin kurumlar vergisine mahsuben vergi kesintisi yapmak zorundadırlar.

Yine Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30. Maddesine göre; dar mükellefiyete tabi kurumlara madde hükmünde belirlenmiş hakediş, serbest meslek, gayrimenkul sermaye iratları, gayrimaddi hakların satışı …… vb. ödemeleri yapanlar tarafından  belli oranlarda kurumlar vergisi kesintisi yapılmak zorundadır.

Peki vergi kesintisinin yapılması hangi anda olmalıdır? Aslında bu sorunun cevabı yukarıda sayılan Kanun maddeleri içerisinde yer almaktadır. GVK 94, KVK 15 ve 30. Maddelerinde ödemenin “avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben yapıldığı” anda vergi kesintisi yükümlülüğünün doğduğundan bahsedilmektedir.

“Hesaben” ödeme kavramının ne olduğu da GVK 96. Madde ve KVK 15/6 ile KVK 30/10 maddelerinde aynı ibarelerle açıklanmıştır. Buna göre; “hesaben ödeme deyimi, vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade eder.” denilmektedir.

Bu şu anlama gelmektedir ki; nakdi ödemeden önce kayıtlarda istikhak sahiplerini borçlandıracak tahakkuk kaydının yapılması anında da “ödeme” şartları tamamlandığından vergi kesintisi sorumluluğunun doğduğu ortaya çıkmaktadır. Örneğin Ekim/2017 maaşlarının 31 Ekim 2017 tarihi itibariyle gider yazılıp tahakkuk ettirilerek “335-Personele Borçlar” kaydının atılmasıyla birlikte hesaben ödeme gerçekleşmiş olmaktadır. Bu durumda ücrete ilişkin stopajın Kasım/2017 muhtasar beyannamesiyle beyan edilmesi zorunlu hale gelmektedir. Dolayısıyla stopaj beyanının yapılması için nakden ödemenin gerçekleşmesine gerek kalmamaktadır. Aynı şekilde dar mükellef yurt dışı bir kurumdan alınan stopaja tabi bir hizmetin ödemesinin yapılmasından önce ilgili faturaya istinaden 320/Satıcılar ya da benzeri bir borçlandırma tahakkuk kaydının atılması anında da vergi kesintisi yapma sorumluluğu gerçekleşmektedir.

Sonuç olarak, vergi kesintisi sorumluluğunda “ödeme” kavramı sadece nakdi ödemeyi içermemekte,  hesaben ödeme yani ödeme yapanı hak sahiplerine karşı borçlu hale getiren tahakkuk kayıtlarının ya da herhangi bir işlemin yapılmasıyla da Kanun maddelerinde ki şartlar oluşmakta ve vergi kesintisi yükümlülüğü doğmaktadır.

 

Mesut Zurnacı

Yeminli Mali Müşavir

mesut.zurnaci@mzdenetim.com

VERGİSEL AÇIDAN BİNEK VE TİCARİ OTOMOBİLLER

VERGİSEL AÇIDAN BİNEK VE TİCARİ OTOMOBİLLER

Bu yazımızda ticaret şirketleri ve işletmelerin sahip olduğu ticari ve binek otomobillerden alınan ÖTV, (Özel Tüketim Vergisi) KDV,  (Katma Değer Vergisi) ve MTV’nin  (Motorlu Taşıt Vergisi) durumu, satışlarındaki KDV oranları ile amortisman mevzuu değerlendirilecektir.

  • BİNEK OTO VE TİCARİ OTO AYRIMI

Vergilendirme açısından bir aracı binek otomobil olarak tanımlayabilmek için o aracın 8 Seri No.lu Gümrük Genel Tebliği eki sınıflandırma kararının 87.03 tarife pozisyonunda yer alan şartları taşıması gerekmektedir.

Bu şartlar ;

  • Şoför ve ön yolcu bölümü ile yük ve insan taşınan arka bölüm arasında bir bariyer veya panel bulunmaması,
  • Şoför ve öndeki yolcunun arkasındaki kısımda emniyet kemeri veya montajı için tertibatın bulunması,
  • Şoför ve öndeki yolcunun arkasındaki kısımda koltuk ve emniyet ekipmanı montajı için sabit tertibat bulunması,
  • Şoför ve öndeki yolcunun arkasındaki kısımda aracın yolcu bölümlerinde yer alan konfor özellikleri ve iç döşemeleri (örn. yer kaplamaları, havalandırma, iç aydınlatma, küllükler) olması,
  • İki yan panel boyunca arka camları bulunması, (En arkada yük bölümü varsa bu bölümün sağ ve sol taraflarında cam bulunup bulunmamasının önemi yoktur)

Bu şartları taşıyan araçlar ruhsatına bakılmaksızın binek otomobil olarak kabul edilmektedir.

Yapılan bu açıklamalar göre; Doblo, Kango, Multix, Combo, Connect, Partner, Berlingo, Caddy, Vaneo, Fiorino, Bipper gibi kapalı kasalı, çift sıra koltuklu, şoför mahallinin arkasındaki bölümde de yan camları olan araçlar ile Starex, Traffic, Master, Vito, Viano, Transporter, Caravelle, Transit, Jumpy, Ducato, Boxer gibi kapalı kasalı, şoför mahallinin arkasında da koltuk bulunan, yanları camlı, city van veya camlı van olarak da adlandırılan, şoför dahil 9 kişiye kadar (8+1) insan taşıyan panelvan araçlar binek otomobil olarak değerlendirilecektir.

  • ÖTV AÇISINDAN DEĞERLENDİRME
  1. Binek Otomobiller Açısından

 ÖTV bir defaya mahsus olmak üzere araçların ilk alımında ödenmektedir.

VUK  269’ a göre,  taşıtlar gayrimenkuller gibi maliyet bedeli ile değerlenir. Yine aynı Kanunun gayrimenkullerin maliyet bedeli ile ilgili açıklamayı yapan 270. Maddesine göre: “………. Özel Tüketim Vergilerini maliyet bedelini ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte  mükellefler serbesttirler.” denilmektedir.  Buna göre taşıtlara ait ÖTV’yi doğrudan gider yazmak ya da maliyete atmak mükellefin seçimine bırakılmıştır.

  1. Ticari Otomobiller Açısından

Ticari otomobiller açısından da yukarıda anlatılanların aynısı geçerlidir. Yani ÖTV’yi doğrudan gider yazmak ya da taşıtın maliyetine yüklemek mükellefin tercihine bağlıdır.

  • KDV AÇISINDAN DEĞERLENDİRME

 Satıştaki KDV Oranları Açısından İrdeleme

Ticaret şirketleri, işletmeler ve KDV mükellefi olmayan vatandaşlar tarafından ilk sıfır binek veya ticari araç alımlarında ödenen KDV %18’dir. Vatandaşların kullanılmış binek araç satışı KDV’nin konusuna girmediğinden doğal olarak bu satışlarda KDV hesaplanmayacaktır. Ticaret şirketleri ve işletmelerin kullanılmış ikinci el binek oto satışlarındaki hesaplanan KDV oranı %1,  ticari araç satışlarındaki KDV oranı ise %18 olacaktır.

Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların satışları ise %18 KDV’ye tabidir.

  1. Alımdaki KDV’nin İndirilip İndirilemeyeceği Hususu
  • Binek Otomobiller Açısından

KDV Kanunu 30. Maddesi gereği binek otoların alış KDV’si indirim konusu yapılamamaktadır. (Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanlar hariç)  KDV Genel Uygulama Tebliği’nin I.C.2/1 Kısımına göre de : “ İndirim konusu yapılamayan bu vergi, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları çerçevesinde işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabilir.” şeklindedir.  Dolayısıyla binek oto alış KDV’sinin doğrudan gider ya da maliyete atılma hususu da mükellefin seçimine bırakılmıştır.

  • Ticari Otomobiller Açısından

Ticari otomobiller açısından ise yüklenilen KDV, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. Maddesi çerçevesinde genel esaslara göre indirim konusu yapılabilecektir.

  • MTV AÇISINDAN DEĞERLENDİRME
  1. Binek Otomobiller Açısından

197 Sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu’nun 14. maddesinde, ticari maksatla kullanılan uçak ve helikopter ile taşıt kiralama faaliyeti ile uğraşan işletmelerin bu amaçla kiraya verdikleri taşıtlar hariç olmak üzere, bu kanunun I, ve IV sayılı tarifelerinde yer alan taşıtlardan alınan (örneğin; otomobil, motosiklet, uçak, helikopter vb.) motorlu taşıtlar vergisi ve cezalar ile gecikme zamları, gelir ve kurumlar vergileri matrahının tespitinde gider olarak kabul edilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Dolayısıyla, sadece taşıt kiralama faaliyeti ile uğraşan işletmelerin bu amaçla kiraya verdikleri binek otomobillere ait MTV’nin gider olarak dikkate alınabilecek, bunun dışındaki binek oto MTV’leri, kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacaktır.

  1. Ticari Otomobiller Açısından

Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nda ticari araçların gider yazılmasını engelleyecek bir düzenleme olmadığından aktife kayıtlı ticari araçların MTV’leri gider olarak dikkate alınabilecektir.

  • AMORTİSMANLAR BAKIMINDAN DEĞERLENDİRME
  1. Binek Otomobiller Açısından

VUK (Vergi Usul Kanunu) nun 320. maddesi gereği, faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları binek otomobilleri hariç olmak üzere, işletmelere ait binek otomobillerinin amortismanı kıst olarak hesaplanarak giderleştirilir.

  1. Ticari Otomobiller Açısından

Ticari otomobiller açısından amortismanlarda herhangi bir sınırlama olmadığından kıst amortisman olmaksızın hesaplama yapılabilecektir.

Bugünkü yazımızda binek ve ticari otomobillerin vergi kanunları açısından tüm yönleriyle ele alınması suretiyle, tereddüt edilen hususlarla ilgili açıklama yapılmaya çalışılmıştır.

 

Mesut ZURNACI

Yeminli Mali Müşavir

mesut.zurnaci@mzdenetim.com

 

Serbest Meslek Erbapları Defter Beyan Sistemine Nasıl Başvuru Yapabilir?

Serbest Meslek Erbapları Defter Beyan Sistemine Nasıl Başvuru Yapabilir?

486 Sıra No’lu V.U.K. Genel Tebliği ile yapılan düzenleme ile basit usule tabi mükellefler ile Serbest Meslek erbapları 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren defterlerini elektronik ortamda tutmaya başladı.

Sistemi kullanmak için başvuru yapılması zorunlu olup,31.12.2017 tarihine kadar sistemi kullanmak üzere yapılması gereken başvurular bir defaya mahsus 31.Ocak 2018,basit usule tabi olanlar için ise 30 Haziran 2018 tarihine kadar yapılabilecek. Serbest Meslek Erbapları için başvurunun son günleri yaklaşmakta olup aşağıda başvuru ile ilgili uygulamalı olarak bahsetmeye çalışacağım.

Sisteme kayıt yapabilmek için www.defterbeyan.gov.tr adresine giriyoruz. Karşımıza aşağıdaki ekran çıkıyor;

Yeşil renk ile gösterilen Başvuru Yap Butonuna tıklıyoruz. Karşımıza İstanbul’un güzel boğaz manzarası eşliğinde Kullanıcı Kodu ve Şifre isteyen aşağıdaki gibi bir ekran geliyor.

 

Kullanıcı Kodu ve şifremizi yazıp giriş yap butonuna basıyoruz. Karşımıza “Kendim için Başvuru yapacağım”, “Mükellefim için başvuru yapacağım” ve “Başvurularım” seçeneklerinin olduğu aşağıdaki ekran geliyor.

 

Kendimiz için başvuru yapacaksak Kendim için Başvuru Yapacağım seçeneğini, Mükellefimiz için başvuru yapacaksak Mükellefim İçin Başvuru Yapacağım seçeneğini tıklayıp aramızda Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi olan mükellefimizin Vergi veya T.C. kimlik numarasını yazıyoruz.

 

Mükellef bilgisi getir butonunu tıkladığımızda Defter-Beyan Sistemi Başvuru Dilekçesi başlığı altında mükellefin adres, telefon ve hangi deftere tabi olduğunu seçili bölümlerden oluşan sayfa ekrana geliyor.

Bu sayfada ilgili alanları doldurup, tutulacak defter türünü seçip en altta Defter-Beyan Sistemi kullanım koşullarını okudum, kabul ediyorum. Kısmına işaret koyup ön izleme yapıp tekrar kontrol ettikten sonra başvur butonunu tıklayıp kayıt işlemimizi tamamlıyoruz.

Başvurunun son günlerinde tüm meslektaşlarıma kolaylıklar diliyorum.

Alıntı:Muhasebetr

Fatih Kılınç
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
fatihkilinc44@windowslive.com